Bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diye Hz Ali'ye atfedilen bir söz vardır. Hz Ali’nin bu sözüyle ilim öğrenmenin gerekliliğinin öneminin anlatılmak istendiğini anlamak zor olmasa gerek. Koyunu yemek isteyen kurt misali bazı hocalar bu sözü zahir anlamda anlamayı tercih ettiklerini görüyoruz. Hazreti Ali kırk yıl demiş demesine de, anlaşılan bu kırk yıl kölelik birçok hoca efendi'ye ve vaaz verenlere yetmemiş. Bundan dolayı olsa gerek bazı hoca efendiler ve vaaz işiyle uğraşanlar, Müslümanların ölene kadar kendilerine köle olmasını murat etmişler. Bu isteğin devamlılığı adına da kendilerine sürekli bağımlı bir nesil yetiştirme gayreti içerisinde olmuşlardır.
Taşı toprağı altın olan İstanbul’da cuma namazı için bir camiye gittim. Cuma namazı öncesi bir hoca efendi çok güzel bir şekilde vaaz ediyordu. Hoca efendinin vaazından anlaşıldığı kadarıyla iliğim İrfan görmüş bir kardeşimizdi. Hakkını vermek lazım olaylara yaklaşımı ve örneklendirmesi çok güzeldi. Hele birde oturmak yerine ayakta vaaz vermesi vardı ki, benim çok hoşuma gitti. Bu güzel vaazın sonunda hoca efendi diğer vaazlarının dinlenmesi için sosyal medyadan kendisini takip edilmesini özellikle söyledi. Hatta kendi elleri ile beni de kendine abone yaptı.
Namaz sonrası ben yanına giderek ona şu soruyu sordum: hocam binlerce vaaz eden sohbet eden insanlarımız var. Dinlemek için seni neden tercih edelim? Sizin diğer hocalardan farkınız ne? Asıl maksadım bu hocanın da farkında olmadan diğer hocalar gibi insanları kendisine bağımlı hale getirecek sohbet yaptığını ona anlatmaktı. Ne demek istediğimi anlamamış olacak ki yüzüme garip garip baktı. Ben de şunu kendisine söyledim: Hocam dikkat ettim sohbetlerinizde, şu helal bu haram, şunu şu kadar yaparsan bu kadar sevap, bunu bu kadar yaparsan bu kadar sevap diyorsunuz. Lakin hiç insanlara dinlerini öğrenmeye teşvik edici, kuran ve sünnetle haşır neşir olmaları ile ilgili bir söylemeniz yok.
Yeri geldiğinde insanları beşeri ilimlere yönlendirmek adına Allahın ilk emri oku diyip, çoluğunuzu çocuğunuzu okula yollayın diyorsunuz da, dininizi öğrenmek için okuyun, okutun neden demiyorsunuz? İlim öğrenmek tüm Müslümanlar farz ise, neden bu insanların bu farzı yerine getirmesi için teşvik etmiyorsunuz? Allahın ikra emri sadece dünyalık ilimler için mi geçerli? Hemen hemen her vaazda namaz kılın, oruç tutun, zekât verin diyorsunuz ya da şunu yapmayın bunu yapmayın diyorsunuz da birçok vaazcı arkadaş gibi nedense sizde insanları ilim öğrenmesine teşvik etmiyorsunuz.
Siz insanlara hep balık veriyorsunuz. Balık tutmamayı öğretmiyorsunuz. Balık tutmayı öğretmediğiniz için insanlar ölene kadar size bağımlı hale geliyorlar ve o zaman hani tabiri caizse ölene kadar sizin köleleriniz oluyorlar. Ondan sonrada ortalık Kelli felli adamların hiç utanmadan sordukları basit basit sorulardan geçilmiyor. Hocam namazda bunu okusam olur mu? Hocam namazda şunu yaparsam olur mu? Hocam, hocam, hocam….Çocukluklarından beri hoca bağımlısı yetiştirildiklerinden araştırma zahmetine katlanmıyorlar. O kadar hoca bağımlısı olmuşuz ki bırakın kitap karıştırmayı, google efendiye bile sormaktan aciziz. İlla bir hoca bulup ona sorup tasdik ettireceğiz.
Oysa ikra emrinin Allah resulünün hayatının yansımasına baktığımız zaman; insanlara balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek şeklinde tezahür ettiğini görürüz. Bu amacın gerçekleşmesi adına ashabının öğrenmesine, aklını kullanmasına ve kendi gücü oranında Allah'a yönelmesini teşvik ediyordu. Bugün birçok din nasihatçisinin yaptığı gibi insanların ölene kadar kendisine bağımlı ve köle olsun istemiyordu.