Bugun...
SON DAKİKA

GENEL YAPISI İLE PUTPERESTLİK*

 Tarih: 11-11-2024 11:25:00
Mehmet TÜRKER

Vahyin anlaşılmasında nazil olduğu Hicaz Coğrafyasının tarih, kültür, sanat, dil ve şiiri bilindiği ölçüde ilahi metin daha sağlıklı anlaşılır. Mesela; Covıd-19' a yakalanan insanların çoğu, hafif, orta düzeyde belirtiler göstermekte ve özel bir tedaviye ihtiyaç duymadan iyileşmekte, bazıları ise ciddi şekilde hastalanmakta ve tıbbi yardıma ihtiyaç duymaktadır. Bu hastalığı ve toplumda meydana getirdiği tahribatı bizzat yaşayanlarla, insanların yıllar sonra yazılan metinler üzerinden anlaması bu hastalık hakkında yorumlar yaparak sağlıklı netice almaları aynı değildir.

Bizim vahiy karşısındaki durumumuz şöyledir; Vahyin nüzulüne bizzat şahitlik edenlerin sahip olduğu kültür, dil, adet ve coğrafyasının içinde yaşayarak öğrenen sahabe nesli ile daha sonra bunları yazıya geçirilirken metinlerde eksik ve yanlış bilgilerin de bulunduğu arşiv bilgileri üzerinden anlamaya çalışmak aynı değildir.

Hayat akıp giden ve kendini tekrar etmeyen, önü açık bir süreç ışığın hızı misali devingen bir şekilde akıp gitmektedir. Bu durum tıpkı akan nehir gibidir. Kaynağından temiz ve berrak olarak akan nehir uğradığı coğrafyalarda bazen siyasi bazen de elde olmayan nedenlerden dolayı nehire çer-çöp karışabilir. Karışan çer-çöp nehirde bulanıklık meydana getirebilir.

İlk insandan bize doğru akan bilgi nehrinin içine farklı renkte ve tonda eksik ve yanlış bilgilerin karışmış olması mümkündür. Bundan dolayı bir bilginin kaynağına ne kadar yakın olursak o bilginin hem sıhhatli olması hem de o bilgiyi yorumlarken doğru çıkarımlarda bulunmak daha kolay olur.

Aslında Kur' an' ı anlamada her ne kadar nazil olduğu Hicaz coğrafyası ve bu coğrafyada yaşayan insanların dili ve kültürü baskın fonksiyon icra etse de Kur'an sadece Arabistan Coğrafyasından söz etmemektedir. Pergelin ucunu biraz daha açarsak vahiy insanlık tarihinden söz etmektedir. Bundan dolayı özelde Hicaz toplumu genelde insanlık tarihi dikkate alınmadan vahyi anlamak eksik olur.

Arabistan coğrafyasında yoğun olarak görülen putperestliği anlamaya çalışırken, Kur' an' ın putperesilikle olan mücadelesini geçmişten yani Hz. İbrahim ve Hz. Nuh döneminden alıp yaşadığımız döneme taşımazsak putperestliği anlayamayız, anlamadığımız problemi de çözemeyiz. Çünkü putperestlik ilk defa Kur' an' ın nüzulüyle başlayıp biten bir inanç değildir.

Mesela; sahabenin endişe ve korkularından birisi de şirke düşme tehlikesidir. Buradaki şirk, inanç olarak müşrik olma anlamında değildir. Yapılan işlerin safiyetini bozup kirletmektir. Peygamber (sas) "ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah'a ortak koşmalarıdır. Bilmiş olunuz ki onlar, güneşe, aya veya puta tapacaklar diyecek değilim. Fakat onlar birtakım ibadetleri Allah'tan başkası için işleyecekler ve gizli bir şehvet arzulayacaklar. " buyurur.

Şirkin başka şekil (form) ve sıfatlarla ortaya çıkması mukadderdir. Belki de insanlar bir daha cahiliye de olduğu gibi taşlardan, demirden ve ağaçlardan yontulan putlara tapmayacaklardır. Bunun tekerrürü mümkün görünmüyor ise de, insanın kutsalı dışlayarak kendi kendine yeteceği iddiası (Alak, 96/7) her zaman ve zeminde farklı şekillerde yeniden boy gösterebilir. Çünkü insan inanç boyutu ile halen tam çözül(e)memiş, girift bir dünyaya sahiptir. Ve aynı zamanda bilgi altyapısı da sahih olmayan bir inançtır putperestlik. Putperestlik bir daha gün yüzü görmemek üzere gömülmüş bir inanç olarak görülmemelidir. Görüntüsü farklı olsa bile mahiyet olarak farklı isimler altında nüksedebilir.

 

*Bu yazı RAĞBET YAYINLARINDAN çıkan Cahiliye Üzerine Tetkikler adlı kitaptan Iğdır Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Zeki Tan’ın ŞEKİL MANA BAGLAMINDA MÜŞRİK DİNDARLIĞI adlı makalesinden alıntılanmıştır.

YUKARI