İslam’dan önce kâhinlerin/Müneccimlerin yıldızların hareketlerini gözlemleyerek insanlar tarafından kesin olarak bilinemeyen gaybi konularla ilgili hüküm vazettikleri ve kimi zaman bu tur eylemlerini kendileriyle konuşan yıldızlar aracılığıyla icra ettikleri belirtilmektedir. Kâhinlerin/Müneccimlerin yıldızlar aracılığıyla insanların ne zaman yolculuk yapıp ne zaman yapmamaları gerektiğine karar verdikleri gibi yıldız hareketlerine göre ağaç dikimi veya evlenmeye dair hususlar ile doğacak olan çocukların sağlıklı olup olmadıklarından kişisel özellikleri ve kaderlerine kadar çeşitli gaybi bilgiler için başvuru mercii olarak görüldükleri anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede Mülk suresi 5. ayette gökteki bazı kandillerden “şeytanlara atılan taşlar yaptık” ifadesinden, yıldızların insan şeytanı olan kâhin ve müneccimler için gayba dair yalan yanlış şeylerle atıp tutma ve tahminde bulunma aracı olduğu yönüne bir mananın kastedildiğine dair aktarılan yorum da bunu desteklemektedir. Söz gelimi bir çocuğun anne rahminde tutunma veya doğum vaktindeki yıldız hareketlerinden yola çıkarak cinsiyeti, ne zaman doğacağı, ten rengi, kısa mı uzun mu olacağı, güzel mi çirkin mi olacağı, sağlıklı mı sağlıksız mı olacağı, rızkının az mı cok mu olacağı, ömrünün ne kadar olacağı ve nerede öleceğine dair kehanette bulundukları kaydedilmektedir.
Kâhinlerin/Müneccimlerin insanların bu gibi merakını celbeden gaybi hususlarla ilgili yanılma paylarını örtbas edebilmek için seçili ifadeler seçtikleri bilinmektedir. Oysa Kuran’da Hz. Süleyman’ın gözlerinin önünde ölümüne rağmen cinlerin bunu fark etmediğine yönelik beyanların aynı şekilde kâhinlerin gaybı bilmediği vurgusuna sahip olduğu ifade edilmektedir. Yine haber çalmak isteyen her tur şeytani güce karşı gökyüzünün korunduğu; haber çalmak isteyenlerin her yönden def edildikleri; yakıcı alev topuna maruz bırakıldıkları; yakıcı parlak bir ışıkla kovuldukları ve gökyüzünün güçlü muhafızlarla donatıldığı; her dinlemek istediklerinde kendilerini gözetleyen alev topuyla karşılaştıkları yönündeki ayetlerden kâhinlerin kastedildiği nakledilmektedir.
Kâhinler/Müneccimler/astrologlar yeryüzünde insanlığa huzuru da bela ve musibetleri de veren asıl failin gök cisimleri olduğunu ve yeryüzünde meydana gelen iyi-kotu her olayın gök cisimlerinin hareketlerine göre şekillendiğini iddia etmektedirler. Fakat hakikatte gök cisimleri kara ve deniz yolculuklarında yol gösteren, ayların ve mevsimlerin hesaplarını bilmeye yarayan, Allah’ın kudretini, her fiili ve hükmünün mutlak isabetli olduğunu bilmeyi sağlayan varlıklardır.
İslam’la birlikte kâhinlerin/Müneccimlerin fonksiyonları, kâhinlik/müneccimlik müessesesi, kâhinlere bağlı inanç ve ritueller kaldırılmış; kâhinlerin kendilerine alan açıp toplumsal güç devşirdikleri gaybi konular hakkında konuşmak da yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber’in kâhinlerin insanları aldattığını vurgulamakla birlikte “Kâhin, sāḥir veya ʿarrāfa giden ve onların dediklerini onaylayan kimse bana indirileni inkâr etmiştir.” şeklinde uyarısı; kâhinlerin temel argümanlarından biri olan yıldızlarla ilgili “Yemin olsun ki Allah ne bir kimsenin yaşamasını ne ölmesini ne de rızkını yıldızlara bağlamıştır.” diyerek bu tur hadiseleri yıldızlarla gerekçelendirerek konuşanların insanları kandırdıklarını ve Allah adına yalan konuştuklarını vurgulaması, bu konudaki net tavrının göstergesidir.
Mekke döneminin son zamanlarında indiği bilinen Enʿām suresinde Allah’ın hazinelerinin Hz. Peygamber’in elinde olmadığı; gaybı bilmediği; gaybın anahtarlarının sadece Allah’ın bilgisi dâhilinde olduğu; karada-denizde, yaş-kuru ne varsa hepsinin Allah’ın ilmi çerçevesinde bulunduğu gibi bazı hususların hassaten vurgulanması konuyla yakından ilgilidir. Ayetin tefsirinde İbn ʿAbbās’ın kâhinlerden uzak durup şirkten sakınmak gerektiği; zira kâhinlerin, müneccimlerin, astrologların insanları şirke, şirkin de cehenneme sürüklediği yönündeki beyanına yer verilmesi, ayetin maksadı olarak ifade edilen hususu pekiştirmektedir.
*Bu köşe yazısı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde görevli, ABDULCABBAR ADIGÜZEL’in Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinde 2024yılında yayımlanan ‘’Gök Cisimleriyle İlgili Ayetleri İslam Öncesi Arap Kültür ve İnançları Çerçevesinde Okumak‘’ adlı makalesinden alıntılanmıştır.