Bugun...

PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI KRALLAR

 Tarih: 07-03-2025 11:03:00
Mehmet TÜRKER

Yaratılışı gizemliklerle dolu insanoğlunu çoğu zaman anlamak imkânsızdır. Bir bakarsın dün ak dediğine bugün kara der.  Yaşarken adam yerine konulmayan herhangi birinin eserine, öldüğünde milyonlarca para verilir. Acizliğine rağmen bir türlü Kaf dağından aşağı inmez.  Çoğu zaman Allah-u Teâlâ başta olmak üzere hemen hemen hiçbir kimsenin uyarılarına/tavsiyelerine kulak asmaz. Bundan dolayıdır ki, Allah-u Teâlâ’ya meydan okuma pahasına kendi aklına ve tercihlerine güvenir.

Kulak asmadığı, önemsemediği, önemini kavrayamadığı konulardan biride inandığını söylediği dininin kendisinden ne istendiğini bilme konusudur. İnandığını söyler söylemesine de lakin kendiside neye inandığını bilmez bilme zahmetine de katlanmaz. O Allahın kurallarına uyacağına Allah’ı kendi kurallarına uymaya zorlar. Allah yerine şeklini kendisinin oluşturduğu Müslümanlığı hem kendi nefsine hem de etrafına din olarak dayatır. Böylelikle nefsinin isteklerinden oluşan inancını en doğru din sanır. Bu tehlikeli tutuma karşı Allah-u Teâlâ Zümer suresinin 9. Ayetinin sonunda: De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” dedikten sonra ayetin devamında: Ancak akıl sahipleri (dini doğru kaynağından öğrenip) öğüt alırlar buyuruyor.

Birçok hadis kitabında sahih olarak geçen bir hadisi şerifte, Allah resulü (sav): “Her kim bir yola girer ve onda ilim isterse, Allah onun için cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Melekler ilim öğrenenlere, yaptıklarından hoşlandıkları için, kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde olanlar, hatta sudaki balıklar ilim öğrenen kimseye Allah'tan yardım ve bağış dilerler. İlim sahibinin âbitten (ibadet edenden) üstünlüğü, Ay'ın diğer yıldızlardan üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmadılar, ancak ilim miras bıraktılar. Şu halde o ilmi alan büyük bir pay almış demektir." Şeklinde buyruluyor. (Buhari, Ebû Davut, Tirmizi, İbn Mace)

Hadisi şerifte bahsedilen İlim sahibinin âbitten (ibadet edenden) üstünlüğü, Ay'ın diğer yıldızlardan üstünlüğü gibidir müjdesini payesini elde edebilmek için Ramazan ayı biçilmiş bir kaftan misalidir. Bu müjdeye nail olabilmek için Ramazan ayını bu sefer elimizden geldiğince inandığımızı söylediğimiz değerleri kaynağından öğrenmeye gayret edelim. Allah-u Teâlâ’nın üzerimizdeki nimetlerinin hatırına, en azından farzı ayn denilen her Müslüman’ın öğrenmesi gereken İslami bilgilerimizi gözden geçirelim. Hayatımızda gerek inanç gerekse amel noktasında neler kurana ve sünnete uyuyor, neler kuran ve sünnet dairesinin dışında bunları belirlemeye çalışalım.

Şurası da bir gerçektir ki sarf ettiği emeğin karşılığını peşin almak isteyen insanın bu beklentisi yüzünden, her devirde olduğu gibi günümüzde de insanların dünyevi ilimlere kıyasla dini ilimlere meylinin olmadığını görüyoruz. Oysa yukarıdaki ayette de vurgulandığı gibi Allah-u Teâlâ akıllı kişiyi ahrete yatırım yapan o yönde de çalışmayı ihmal etmeyen kişi olarak tarif ediyor. Bundan dolayı hiç değilse bu ayın ve kuranın hatırına bu sefer inancımızı, amellerimizi kısaca Müslümanlığımızı kuran ve sünnet süzgecinden geçirmek için bu mübarek ayı fırsata çevirmeye gayret edelim.

Velhasıl kelam: Eğer bir kişi Allahın gönderdiği kitaptan ve peygamberinin tavsiyelerinden öğüt almıyorsa almak içinde gayreti ve çabası yoksa o kişi ne kadar mal, mülk, makam sahibi olsa veya ikinci bir Einstein olsa bile, Allah (cc) katında akıllı sayılmıyor. Onun için bu Ramazan, pamuk ipliğine bağlı krallığımızın sonu gelmeden, Allah-u Teâlâ’nın akıllı diye övdüğü, dinini öğrenmeye çalışan ve rızasını kazanan kişilerden olmamıza vesile olan Ramazan olsun.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI