Bugun...

BATININ DEİSTLERİ, BİZİM DEİSTLERE BEŞ ÇEKER

 Tarih: 15-04-2025 10:03:00
Mehmet TÜRKER

Deizm terimi başlangıçta teizm ile eşanlamlıydı ve yalnızca etimolojik olarak farklılık gösteriyordu: Teizm, Tanrı için Yunanca “theos” kelimesine, deizm ise Latince “deus” kelimesine dayanıyordu.

Ancak on yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda deizm, rasyonalist teolojik heterodoksinin başka bir biçimini ifade etmeye başladı. Genel olarak deizm, bir yaratıcıyı kabul etmekle birlikte onun mesajlarını içeren vahyi kabul etmeyen görüşlerin ortak adı olarak kullanılmaktadır. Deizm, Müslüman tarih içinde Berâhime ve müşrik toplumlardaki inançlarla bazı benzerlikler taşımasına rağmen, felsefi bir düşünce olarak ilk kez Avrupa'da dile getirilmiştir.

Deizmin doğduğu on yedinci yüzyıl öncesinde, Avrupa'da felsefe, din ve bilim alanlarında meydana gelen değişimler bu düşüncenin gelişmesine zemin hazırlamıştır. Avrupa toplumları, hakikate ulaşmak için dini ritüelleri reddetmeyi bir çözüm yolu olarak benimsemiştir. Dolayısıyla deizmin ortaya çıkışı, asıl itibariyle “insan eliyle oluşturulmuş’’ Hıristiyanlık inancının ortaya koyduğu tanrı ve din tasavvuruna karşı toplumsal bir reaksiyon, bir bakıma reform talebidir. Bu reform talebinin içinde, Hıristiyanlığı akılcı bir temele
oturtma çabasıyla gizemlerden arındırma, asli günah ve kefaret doktrinini reddetme ve pagan etkisiyle geliştiği savıyla teslisi inkâr etme eğilimleri yer almaktadır.
Hıristiyan ve Müslüman toplumlardaki deistik inançlar mukayese edildiğinde deizme yönelim noktasında farklı gerekçeler söz konusu olabilmektedir. Deizm vahyi inkâr eder; ancak bir Hıristiyan ile bir Müslüman’ın inkâr ettiği vahiy aynı nitelikte midir?

Batıda, kilisenin akla tahakkümüne karşı Tanrı ile iletişimi aracı kurumlara bağlayan din kurgusuna yönelik tepki şeklinde ortaya çıkan deizm daha tercih edilebilir bir konumdadır. Çünkü Hıristiyan deistin reddettiği vahiy Tanrı’dan gelen vahiy değil insan eliyle oluşturulmuş yapay bir vahiydir. Dolayısıyla bir Hıristiyan’ın deizme geçişi bâtıldan hakka doğru ilerleyen pozitif bir gelişme olarak düşünülebilir. Batı’nın deistleri belki Hanif olarak bile görülebilir. Ancak tüm bu sözü edilen durumlar bir Müslüman için geçerli değildir. İslâm’da ruhbanlık yoktur. Müslüman, Tanrı’yla doğrudan bağlantı kurabilir.

Kur’an birçok ayette düşünmeyi, akletmeyi öğütler. Bu noktada Müslüman toplumdaki deist, vahye değil, yaşanılan dine tepkilidir; “Din buysa…’’söylemi çoğu kez çıkış noktasıdır. Bir Hıristiyan, deistik yolculuğunda -belki de- İslam’a yönelme imkânı bulabilecekken; Müslüman, ilerleyen süreçte ateizme sürüklenebilmektedir.

Batı’da ve Müslüman dünyasında vahye tepkisel bir süreçte gelişen klasik deizm düşüncesi, modern dönemde, âtıl bir tanrı anlayışını kabul etmekle beraber, aklı dinin yerine koymak suretiyle bütün ilahi dinleri reddeden bir felsefi akım haline gelmiştir. Yeni dönemde insanların bu akıma yönelme nedenleri de farklılık göstermektedir. Deizm, özellikle Hıristiyanlık gibi akli ve doğal gerçeklerle çelişen inanç sistemleri üzerinde derin etkiler yaratmış bir düşünce biçimidir. Bu kadar
etkili olmasının başlıca nedeni, aklı ön planda tutmasıdır.

Bugün deizme yönelmenin başlıca nedenlerinden biri sekülerizmdir. Bu bağlamda, deist düşüncenin özellikle dini eğitim almamış ve seküler bir yaşam tarzını benimseyen gençler
arasında yaygın olduğunu ifade etmek mümkündür. Müslüman toplumlarda özelde Türkiye’de deizmi ortaya çıkaran nedenler incelendiğinde sekülerizmin yanı sıra şu başlıklar öne
çıkmaktadır: Din-bilim ilişkisindeki problemler, Din dilinin ikna edici olmaması, Akıl unsurlarının göz ardı edilmesi, Özgürlüğün kısıtlanacağına dair bir kaygı.

Yukarıda sıralanan nedenler incelendiğinde görülecektir ki bir Müslümanın deizme meyletmesi- Hıristiyanlıktaki gibi- dinin kendisine yönelik bir tepki değil, uygulamadaki dine
karşı gösterilen bir reaksiyondur.

Bununla beraber Müslüman birinin deistik inançlara yönelmesinin temelinde İslam’daki Allah–insan iletişimini sağlıklı kuramamış olması yatmaktadır.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI