Bugun...
SON DAKİKA

KADINLAR SUFFESİ*

 Tarih: 09-12-2024 09:48:00
Mehmet TÜRKER

Devletler gibi dinler de kurumsallaştıkları, sağlam kurumlara sahip oldukları ölçüde gelişir, uzun ömürlü ve cihanşümul olurlar. Ve yine bir dinin karakterini tanımanın en önemli yöntemlerinden biri de insana ve özellikle de o dinin kadına bakışını bilmektir. Bu tespitlerimiz İslâm dini için de geçerlidir. Sosyolojik gerçekleri dikkate aldığımızda bir dinin asıl mahiyetini anlamanın en iyi yolunun, onun en eski kutsal kitapları, kurucusunun beyanları ve uygulamaları olduğu görülür. Bu bağlamda güzel ahlakı tesis etme gayretlerine paralel olarak dinî ve sosyal hayatı yeni baştan yapılandırmaya çalışan Hz. Peygamber’in elinde vücut bulan Medine’deki Mescid-i Nebevî’nin mimarisine ve işleyiş biçimine bu açıdan bakmak önem arz etmektedir. Zira dinî ve sosyal hayatın merkezi ve uygulama alanı konumundaki bu mescidin sanat ve kültür tarihi açısından dikkatli bir şekilde incelenmesi Hz. Peygamber’in oluşturmaya çalıştığı İslamî hayatın niteliği hakkında sağlam bir kanaate sahip olmamızı sağlayacaktır.

Bilindiği üzere Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra Medineli Müslümanlar bu saygıdeğer konuklarını evlerinde ağırlama konusunda âdeta birbiriyle yarıştılar. Fakat O, İslâm’ı en güzel ve doğru şekilde tebliğ etme misyonunun gereği olarak, herhangi bir şahsa, aileye veya kabileye yakınlık göstermiş ve statü kazandırmış durumuna düşmemek, böylece diğer Müslümanları gücendirmemek için gayet zekice bir yol izledi ve devesinin kendiliğinden çökeceği yere en yakın eve konacağını söyledi. Bu suretle İslâm Peygamberi, Ebu Eyyûb el-Ensarî’nin evinde yedi ay kaldıktan sonra kendisi için bir ev ve Müslümanlar için bir mescit yapmaya karar verdi. Yapımı yedi ay süren binanın inşaatında Hz. Peygamber diğer işçilerle birlikte inşaatta çalıştı.

Arap Cahiliye devrindeki, Hz. Peygamberin vefatı sonrasındaki ve hatta günümüzdeki kadın algısını dikkate alındığında tam da Kuran’ın ruhuna uygun büyük ve cesur bir atılım olan Kadınlar Suffesi’nin kesin yapılış tarihi belli değildir. Bununla beraber onun, daha ilk vahiy olan Alak Sûresi’nin ilk beş ayetinde okumaktan, ilimden, bilmekten, kalemden bahseden bir dini müjdeleyen, “İlim kadın, erkek herkese farzdır” diyen, Hicret için Medine’ye geldiğinde şehrin girişinde sosyal hayatın etkin bir parçası olma durumundaki kadınların tefler eşliğinde “Talaa’l-Bedrü Aleyna” nağmelerini terennüm etmelerini sevinçle karşılayan Hz. Peygamber tarafından Mescid-i Nebevî ve Erkekler Suffesi ile birlikte projelendirildiğini düşünmek yanlış olmaz.

Erkekler Suffesi ile aynı genişliğe ve özelliğe sahip olmasına rağmen Kadınlar Suffesi’nin işleyişi biraz farklıydı. Erkekler tarafı gece-gündüz açık olduğu halde kadınlar bölümü sadece gündüz faaliyet gösteriyordu. Muhtemelen yatsı namazından sonra sabah namazı vaktine kadar Kadınlar Suffesi’nde hiçbir kadın kalmıyordu. Bu yüzden, Peygamber’in, “kadınların gece namazlarını mescitte kılmalarına mâni olmayın / Kadınların geceleri mescide gitmesine izin verin”  sözünü, “kadınların yatsı ve sabah namazlarını mescitte kılmalarına engel olmayın” şeklinde anlamak daha doğru olur.

Kadınlar Suffesi’nde bulunan kadınların, dışarıdan gelen diğer kadınlar gibi Cuma ve vakit namazların kıble taraftaki asıl mescitte erkeklerin hemen arkasında saf bağlayarak kıldığı bilinmektedir. Bayram namazı ise yine aynı şekilde şehrin dışındaki Ğabe denilen hurmalık alanda hastalar haricinde bütün Medineli müminlerin katılımıyla eda ediliyordu. Hz peygamberin vefatından bir müddet sonra Kadınların camiye gelmelerinin engellenmesiyle birlikte bu uygulamalar da İslam dünyasının büyük bir bölümünde bitmiş ve hatta konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler olmasına rağmen kadınların toplum hayatına katılımlarıyla ilgili sahih hadisler sonraları dikkatlerden uzak tutulmaya çalışılmıştır.

 

* Bu yazı Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nusret Çam’ın Haziran 2024 de Tevilat dergisinde yayımlanan “Medine Mescid-i Nebevi Bünyesindeki Kadınlar Suffesi” adlı makalesinden alıntılanmıştır.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI