Bugun...

KURAN-I KERİMİ ANLAMADA NUZUL DÖNEMİNDEKİ KELİME VE KAVRAMLARI BİLMENİN ÖNEMİ ÜZERİNE

 Tarih: 30-12-2024 11:37:00
Mehmet TÜRKER

Bir metni anlamada kelime ve kavramların bilinmesi önemli bir husustur. Bu durum, dini metinler için daha da büyük bir önem arz etmektedir. Zira kelimeler, düşüncelerin sembollere dönüşmüş şeklidir; düşüncelerin kendisiyle dışa vurulduğu ve insanlar arasında iletişimi simgeleyen en önemli unsurlardır. Kelime ve kavramların, dünyayı algılamada ve anlamlı kılmada etkin araçlar olduğunu söylemek mümkündür. Başka bir ifadeyle kelimeler, hissettiklerimizi, inandıklarımızı ve istediklerimizi başkalarıyla paylaşmanın vazgeçilmez öğeleridir. Zira kelimeler, insanoğlunun iletişim araçlarıdır. Binaenaleyh, Kur'an'ın anlaşılması ve doğru bir biçimde yorumlanması da bir anlamda kullanılan kelime ve kavramların sağlıklı anlaşılmasına bağlıdır.

Bilindiği üzere Kur'an semantiğinin en önemli metodolojik sorunlarından biri, Kur'an kelimelerinin esas ve izafi anlamlan arasındaki ayırımı ortaya çıkarmaktır. Kur'an kelimelerinin Kur'an öncesi dönemde (cahiliye) ifade ettiği anlamları ile Kur'an 'da'ki anlamları arasında farklılık bulunmaktadır. Zira Kur'anda kullanılan kavramlar, esas anlamlarından daha kuvvetli izafi anlamlar kazanmışlardır. Başka bir ifadeyle, cahiliye döneminde kullanılan kelime ve kavramlar, Kur'an'la yepyeni bir anlam alanıma kavuşmuşlardır. Kur'an öncesi dönemde kelime ve kavramların anlam alanları, genellikle kutsal alanla irtibatı bulunmayan bir içeriğe sahipken, bu kelimeler Kur'an'da kutsal alanla ilişkilendirilerek, onlara yepyeni, dini, eskatolojik, sözlük anlamlarıyla irtibatlı olmakla birlikte, onları aşan metafizik, ıstılahi anlamlar kazanmışlardır.

Kur'ani dünya görüşünün oluşumunda etkin rol oynayan bütün Kur'ani anahtar terimlerin, yukarıda ifade edilen süreçten geçtiğini söylemek mümkündür. Bu terimlerin hemen hepsi, Kur'an öncesi dönemlerde değişik anlam alanlarına sahip olmakla birlikte, Kuranın bunları kullanmaya başlamasıyla kelimelerin ait olduğu sistem ve kullanıldığı genel ilişkiler ağı, büyük oranda değişikliğe uğramıştır. Buna göre denilebilir ki; cahiliye dönemi Araplarının dünya ve insanlık görüşlerini kökünden değiştirip yükselten başlıca etken, bu anlam değişikliği (Kur'an semantiği) ve bu süreçle meydana gelen ahlaki, toplumsal ve dini değişim olmuştur. Bundan dolayı kuran-ı kerimde herhangi bir konu ile ilgili ayetin yorumlanmasında odak konumda bulunan ve ayetin anlamının büyük ölçüde kendisi üzerine oturduğu omurgası olan kelimelerin esas ve Kur' ani anlam alanını ortaya koymak gerekmektedir.

Örnek vermek gerekirse ibadet kavramı (a-b-d)·kökü itibariyle sözlükte; boyun eğmek itaat etmek,

dayanmak ve sığınmak, güçlü olmak gibi anlamlara gelmektedir. Kur'an öncesi dönemde, cahiliye Arapları bu kelimeyi, ifade ettiğimiz sözlük anlamıyla kullanmışlar ve ibadet kelimesi pek çok cahiliye şiirinde bilinen temel anlamıyla yer almıştır. Cahiliye döneminde ibadet kavramının, cahiliye dönemi Araplarınin çeşitli putlara boyun eğip tapmaları anlamında geniş yelpazede bir semantik alana sahip olduğunu söylemek mümkündür.

Kur'ani terminolojide ibadet kavramı, bilinen sözlük anlamında kullanılmış olmakla birlikte, Kur'an'da yalnızca Allah'a tapınak, Allah'ın birliğini kabul etmek, Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla Ona itaat etmek ve emirlerine boyun eğmek anlamında, kavramın semantik alanı daraltarak; kendine özgü ve kendisiyle sınırlı yepyeni bir anlam örgüsü kazanmıştır. Kur'an, cahiliye döneminde kullanılan kelime ve kavramların semantik alanlarını genişletip yepyeni manalar kazandırdığı gibi, bazen de ibadet kavramı örneğinde olduğu üzere, kelime ve kavramların anlam ağını daraltıp, belirli anlam alanıyla, başka bir ifade ile daha dar bir çerçeveyle sınırlamıştır.

Dolayısıyla, yukarıdaki açıklamalar ışığında, herhangi bir ayetin yorumlanmasında odak konumda bulunan kavramının esas sözlük anlamları ile Kur'an'da kazandığı izafi anlamları bilmek kuranın doğru anlaşılması için olmazsa olmaz kurallardan biridir.

*Bu makale Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tefsir Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Şehmus Demir’in Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinde yayımlanan İNSANLARI VE CİNLERİ ANCAK BANA iBADET ETSİNLER DİYE YARATTIM AYETİNİN ANLAM VE YORUMU ÜZERİNE adlı makalesinden alıntılanmıştır.

 

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI