Hikâye bu ya: Vakti zamanında beldenin birinde baba oğul birlikte yaşarlarmış. Baba kendi halinde bir çiftçi iken oğul biraz sorunlu biriymiş. Nedendir bilinmez hep söylenenin tersini yaparmış. Günler haftaları, haftalar ayları kovalarken yıllar bu şekilde akıp geçmiş. Baba oğul yine bir hasat sonu buğdayları değirmene una dönüştürmek için gitmişler. İşleri bitip gerisin geri eve dönerken her zamanki gibi dereden geçmek zorunda kalırlar. Oğul önde baba arkada dereden geçerken baba oğlanın eşeğinde yüklü buğday torbalarının sola kaydığını görünce suya düşmemeleri için oğluna seslenir: Oğlum çuvallar düşmek üzere sol tarafa doğru biraz itekle der. Olacak bu ya her zaman babasının dediğinin tersini yapan çocuk bu sefer kendi kendine düşünerek derki: Bu güne kadar hep babamın dediğinin tersini yaptım. Bari bugün dediğini yapayımda babam sevinsin. Böylelikle oğlan babasının dediği tarafa çuvalları iteler ve bunun üzerine un çuvalları suya gömülür.
Kıssadan hisse misali biz Müslümanlarda galiba aynı babanın oğlu gibiyiz. Allah (cc) oku der biz kuran-ı kerimi duvarlara asarız. Umreye ya da Hacca gidin der, biz Araplara paramı kazandıracağız der Avrupa’ya seyahatlere gideriz. Allah Yasin suresini yaşayan ölüleri canlandırmak için okunsun ister, biz ise genelde ölüler için okuruz. Hele birde adı her ölünün, her duanın, her sohbetin ardından el Fatiha dememiz yok mu; tam güler misin ağlar mısın dedikleri bir gelenek.
Çünkü: Fatiha “açmak, açıklığa kavuşturmak, sıkıntı ve meşakkati gidermek, başlamak” anlamındaki feth kökünden türemiş bir isim olup “bir şeyin evveli, baş tarafı, başlangıcı, giriş” manasında kullanılır. Fatiha Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi ve bir bakıma onun önsözü olduğu için bu adı almıştır.
Aynı zamanda Fatiha suresi, insanın Allaha(cc) acizliğini dile getirdiği bir yakarış ve yönelmedir. Onun için surenin ilk yarısı kulun Allah’a hamd ve övgüsünü, ikinci yarısı da onun Allah’tan isteklerini dile getirmesinden oluşur. Fatiha suresini okuyan bir insan, ilk önce Allahın büyüklüğünü kabul ettiğini dile getirir ve daha sonra Allahtan bazı isteklerde bulunur. Ṣaḥîḥ-i Müslim’de yer alan hadiste Fatiha suresinin önemi ve Allah katındaki değeri ve verilen karşılık şöyle anlatılır:
“Fatiha’yı okuyan kul, ‘Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun’ dediğinde Allah, ‘Kulum bana hamdetti’ der. Kul, ‘Allah esirgeyen ve bağışlayandır’ deyince, ‘Kulum beni övdü’ der. Kul, ‘O din gününün hükümdarıdır’ deyince, ‘Kulum beni yüceltti’ der. Kul, ‘Biz ancak sana ibadet eder, yalnızca senden yardım dileriz’ deyince, ‘Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse olacaktır’ der. Kul, ‘Bize doğru yolu göster, nimet verdiklerinin yolunu; gazaba uğramışların ve şaşırıp sapmışların yoluna değil’ deyince Cenab-ı Hak, ‘İşte bu yalnızca kulum içindir, isteği yerine gelecektir’ der”.
İşte bu yalnızca kulum içindir, isteği yerine gelecektir diye söz veren Allah-u Teâlâ, tabiri caizse Fatiha suresini kuran-ı kerimin en başına koyarak (Allah-u âlem) bize şunu diyor: Acizliğinizi kabul edip bana yönelmenize karşılık, bende sizin bu isteklerinize (hidayet/kurtuluş/cennet) nasıl ulaşacağınızı gösteren kuranı kerim ve peygamber yollayarak cevap verdim. Üstüne üstlük sizlerin samimiyetinizi ispatlamak, cennete girmenizi sağlayacak akıl ve muhakeme yetiside verdim ve Dünya hayatını da sizin için kolaylaştırdım. Böylelikle ben duanıza icabet ederek üzerime düşeni yaptım. Bundan sonra duanızda samimi olup olmadığınızın ispatlama zamanıdır. Ölüm yakanıza yapışana kadar samimiyetiniz ispatlamanız adına kuran-ı kerim ve peygamberimin sünneti size yol göstermek için emrinize amadedir. ….” Öyle ise dileyen iman etsin; dileyen inkâr etsin!(18/29)