Allah’ın (cc) cennet ve sonsuz hayat çağrısına, insanlık var olduğundan beri olumlu veya olumsuz olmak üzere iki çeşit tepki verilmiştir. İnsanların bir kısmı ilahi çağrıya tabi olurken, bir kısmı ise bu çağrıya tabi olmamanın ötesinde, onu duymamak adına elinden geldiği kadar bu konulardan uzak kalmayı seçmiştir. Aynı zamanda herhangi bir dini konuların konuşulduğu ortamlardan bulunmamaya gayret göstermişlerdir. Gayri ihtiyarı bulunmak zorunda kaldıkları ortamlarda ise din ile alakalı konulara ilgi duymazlar, yanlarında konuşulmasına bile tahammül edemezler. Ya da alaya alır, burun kıvırırlar.
Bu ve buna benzer tavırlar takınan insanlara Dünyanın bir imtihan yeri ve ahretinde bu imtihanın bir sonucu olduğu gerçeğini her halükarda anlatmayı kendine şiar edinen kuran-ı kerim, bu uyarının onların yararına olduğunu ve bu çağrıyı ciddiye almaları adına çeşitli hitap ve örnekler verir. Bu uyarı şekillerinden biriside, hayvanlar dünyasından örnekler verilerek yapılır. Muhtelif ayetlerde hesap gününü inkâr edenlerin/kabul etmeyenlerin/burun kıvıranların/kalbi temiz olanların dinden diyanetten uzak olma adına içine düştükleri, halleri ve tutumları hayvanlar dünyası üzerinden (Cuma/5, Bakara/65) örnekler verilerek anlatılır. Örnek verilen hayvanlar ise, o günkü toplumun bildiği/gördüğü canlılar üzerinden seçilmiştir. Çünkü iç içe yaşadıkları bu hayvanların olaylar karşısında verdikleri tepkiler gözlerinin önünde cereyan ediyordu. Böylelikle ayetlerde verilmek istenen mesajın daha iyi anlaşılması sağlanmış oluyordu.
Kuran-ı kerimde hayvanlar üzerinden verilen mesajlardan biride Müddesir suresi 49-51 ayetleri arasında yer alır. Allah-u Teâlâ bu ayette: Böyle iken onlara ne oluyor ki âdeta aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi öğütten yüz çevirip kaçıyorlar! Şeklinde buyuruyor. Bu ayette aslan ve eşek üzerinden, bazı insanların ilahi vahye karşı takındıkları tavır eleştiriliyor. Burada aslan ve eşek üzerinden yapılan benzetme, bazı insanların peygamber ve onun mesajı karşısında gösterdikleri tepkinin normal bir insandan beklenmeyecek kadar bilinçsiz, ahmakça, kaba ve edep dışı olduğunu ortaya koymaktan kinayedir. Nasıl ki bir hayvan, kendisi için tehlike gördüğü herhangi bir yırtıcıdan güya kurtulma adına bilinçsiz hareket ederse, bazı insanlarda kendi yaşantı tercihi için tehlike olarak gördüğü ilahi vahinden hayvanların yırtıcıdan kaçtığı bilinçsiz bir şekilde kaçarlar.
Oysa Allah-u Teala enfal suresi 24. Ayetinde: Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûl'üne icabet edin. ….. Kuşkusuz hepiniz O'na dönüp toplanacaksınız buyuruyor. Buna rağmen birçok insan bırakın bu çağrı icabeti, bu çağrı ile muhatap olmamak adına kendilerine yakışmayacak davranışlarda bulunuyorlar.
Bu zihniyete sahip insanların ilahi vahiyden kaçma sebeplerine baktığımız zaman bilinçaltında yatan tek sebebin, Dünyada istedikleri gibi sınır gözetmeden hayvani bir yaşama arzusundan kaynaklandığını görürüz. Oysa bu kaçışı Kuran-ı Kerimde benzetmesi yapılan aslandan kaçan eşek misali kısa süreli zaman kazanmadan başka bir şey değildir. Eşek o aslandan kaçsa bile başka bir aslana ya da bir yırtıcıya erinde sonunda yem olacaktır. Aynı şekilde insanda Allahın ona verdiği ömür boyunca vahyin sorumluluklarından muhataplığından kaçabilir. Lakin bu kaçış sırasında her an öleceği korkusu ve vicdanının verdiği rahatsızlıktan kurtulamayacaktır. Bu korku ve endişeler içinde de hayattan istediği lezzeti tam olarak alamayacaktır. Buna rağmen üç günlük hayatı sorumluluktan uzak durmak adına elinden geleni yapacaktır. Lakin bu kaçış onu ölümden ve ahret hesabından kurtaramayacaktır. Erinde sonunda aynı aslanın avına kavuştuğu gibi ölümde ona kavuşacaktır.