Bugun...
SON DAKİKA

KURANDA ALLAHIN KADINLARI DÖVMEYİ EMRETTİĞİ SÖYLENEN AYETİN KELİME ANALİZİ-2: DARABE*

 Tarih: 15-10-2024 13:27:00
Mehmet TÜRKER

Başta belirtmek gerekir ki Nisa suersi 34. Ayetten hareketle kadınları dövmeyi Allahın bir emri gibi lanse edilen“darabe” kelimesi, ele aldığımız ayetlerde de görüleceği üzere Kur’ân’ın hiçbir ayetinde “bir insanın diğer birini dövmesi veya tokat atması” anlamında kullanılmamıştır.  Kur’ân’da kişilerin dövülmesi veya insanlara vurulması ile ilgili olarak farklı kelimeler tercih edilmiştir. Zina ettikleri tespit edilmiş olan kişilere tatbik edilecek “dayak atma” cezasını ifade etmek üzere “sopa atınız” (Nûr 24/2) sözcüğü kullanılmıştır. Hz. Mûsâ’nın bir soydaşına sataşan kişiye yumruk atmasını anlatmak üzere “yumruk attı” (Kasas 28/15), Hz. İbrâhim peygamberin eşi Hz. Sâre’nin kendi yüzüne tokat atmasını anlatmak üzere de “yüzüne vurdu” (Zâriyât 51/29) ifadeleri kullanılmıştır. Hâsılı Kur’ân’da insan bedenine vurmak, değişik lafızlarla ifade edilmiştir. Kur’ân’ın “ darabe ” fiilini “vurmak” manasında kullandığı yerlerde; “Asan ile taşa vur.” (Bakara 2/60, 160), “Asanı denize vur.” (Şuarâ 26/63) ve “(Putlara) sağ eliyle / güçlü bir şekilde vurdu.” (Sâffât 37/93) şeklinde insan dışında bir takım varlıklara vurulduğu, bu vurmanın da ne ile ve nereye olacağı belirtilmiştir. Ancak Nisâ suresi 34’üncü ayette durum farklıdır ve burada insanın insana vurması söz konusu edilmiştir. Böylece bu ayetteki “ وَاضْرِبُوھُنَّ ” sözcüğüne Bakara, Şuarâ ve Sâffât surelerinde olduğu gibi “dövme” manası vermek hem bağlama hem de Kur’ân’ın bu kelimeyi kullanma ölçütlerine tam olarak uymamaktadır. Kadınların dövülmesi konusunda Kur’ân’da açık hüküm olmamasına rağmen ayetteki وَاضْرِبُوھُنَّ“ ” sözcüğüne “dövün” anlamı veren müfessirler muhtemelen bu kanaate, yaşadıkları devrin kadın algısının da etkisiyle Kur’ân dışındaki bazı hadis rivayetlerindeki beyanlara dayandırmışlardır. Hâlbuki Hz. Peygamber pek çok hadisinde kadınların dövülmesini yasaklamıştır: “Sizden hiç kimse karısını köleyi döver gibi dövmesin. Sonra da (nasıl olacaksa) o akşam onunla aynı yatakta yatacaktır.” buyurmuş ve kadınların dövülmesini kesin bir dille yasaklamıştır. Hz. Âişe’nin rivayet ettiği; “Hz. Peygamber hayatı boyunca hiçbir hizmetçiyi dövmemiş, hiçbir hanımına tokat atmamış, hiçbir kimseye eliyle vurmamıştır.” hadisinde ve “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.” hadisinde de işaret edildiği gibi Hz. Peygamber kadınlara hiçbir zaman el kaldırmamıştır. Hanımlarına sağlandığı gibi bir algı ve anlayışı öne çıkarmıştır. Ancak zamanla bu durum değişmiş karşı son derece nazik davranmış ve kadınlara karşı nezaketli olmanın asalet alameti, katı davranmanın ise kabalık göstergesi olduğunu bildirmiştir. Zaten Allah’ın “Kadınlarla iyi geçinin…” (Nisâ 4/19) emrinin olduğu bir iklimde Hz. Peygamber’in bu emre uymaması mümkün değildir. Tüm bu rivayetler ortada iken Hz. Peygamber’in kadınların dövülmesine izin verdiği ile ilgili rivayetlere ihtiyatla yaklaşılması gerektiği açıktır.

Yine aynı şekilde Ebû Hüreyre’den rivayet edilerek hadis kaynaklarımızda yer alan ve kadının dövülmesini meşrulaştırma görevi üstlenen: “Üç şey uğursuzluk getirir; ev, kadın ve at” şeklindeki ifade Hz. Peygamber’in söyleyebileceği bir söz değildir ama hadis kaynaklarımızda onun sözü olarak yer almıştır. Ancak bu rivayet, en başta Hz. Peygamber’in “İslâm’ın uğursuzluğu asla kabul etmeyeceğini belirten” ifadeleriyle uyuşmamaktadır. Ayrıca Ebû Hüreyre’nin böyle bir hadis naklettiğini duyan Hz. Âişe’nin onun bu sözlerine şiddetle karşı çıkması ve: “Ebû Hüreyre hadisi tam olarak anlayıp kayıt altına alamamıştır. Çünkü o Hz. Peygamber şöyle derken içeri girmiştir: ‘Allah Yahudilerin layığını versin! Onlar uğursuzluğun evde, kadında ve atta olduğunu söylerler’. Ebû Hüreyre sözün sonunu duymuş, fakat başını duymamıştır.” demesi de rivayetin tutarsızlığını ortaya koymaktadır (1.Bölüm sonu).

*Bu yazı Siirt Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı, Öğr. Üyesi Dr. Abdulkadir KARAKUŞ’un e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi/Aralık-2019 de yayımlanan “çokanlamlı kelimeler içeren ayetlerde bağlam ve anlam ilişkisi: Nisâ suresi 34’üncü ayetin anlamı” adlı makalesinden alıntılanmıştır.

 

YUKARI