Bundan önceki ’’kafa karıştıran ayet mealleri’’adlı yazımızda, gerek inanan, gerekse inanmayan insanların İslam ve Müslümanlık adına kafa karışmasına sebep olan beşer kaynaklı hataların başında gelen kuran tercümelerine/meallerine gücümüz oranında örneklerle değinmiştik. O yazımızda ’’Her dilin kendine göre bir anlatım/ifade tarzı vardır. Çoğu zaman aynı kültüre sahip insanların sözlü diyaloglarında ifade sorunu yaşanmamaktadır. Kişiler aşına oldukları bu kültür neticesinde konuşmalarda çoğu zaman anlatılmak isteneni tam ve eksiksiz olarak anlarlar. Sorun bu sözlü kültürün yazıya geçmesi ile başlar. Her ne kadar söz yazıya geçse de aynı kültüre sahip kişi yazıda anlatılmak istenen manayı aşina oldukları sözlü kültürün etkisi ile doldurup tam ve eksiksiz anlayabiliyorlar. Lakin aynı metin bir başka kültüre aynı şekilde nakledilince ortaya vahim derecede kaçınılmaz anlam hataları çıkmaktadır’’ demiştik.
Geçenlerde caminin birinin giriş kapısında panoya yazılmış bir hadisi şerif mealini görünce bu gerçekle yeniden yüzleşmek zorunda kaldım. Allah resulüne ait bir Hadisi şerifin metni panoda şu şekilde yazılmıştı: Şu iki özellik bir müminde bulunmaz. Cimrilik ve kötü ahlak. ’’ Bu hadisi şerif, güvenilir hadis kitaplarımızdan biri olan Tirmizi’nin birr adlı bölümün, 41. sırasında yer almaktadır. Kitaptan alıntı yapılırken, okuyan insanların zihninde nasıl bir düşünceye sebep olacağı gözden kaçırılan, lakin iyi niyetli ve insanları Allah rızası için doğruya sevk etmeyi amaçlayan bir çalışma.
Hattı zatında Ameller niyetlere göre olmasına rağmen, bu ve buna benzer bazı istenmeden/bilinmeden yapılan hatalardan dolayı kaş yapayım derken göz çıkarılınca niyetin ameli kurtarmayacağı açıktır. Her ne kadar iyi niyet barındırsa da bu hadis meali’de okuyana verdiği subliminal mesaj açısından bu amaca hizmet etmektedir. Çünkü Hadisi şerifin bu şekilde Türkçeye aktarımı şeytanın kişi ve kişilere vereceği birçok vesveseye ve yanlış anlamalara kapı aralamasına sebep olacaktır.
İnsan olmamız hasebiyle, başta yukarıda değinilen özellikler olmak üzere, hepimiz kuran-ı kerimde insana dair anlatılan ait kötü vasıflara az ya da çok sahibiz(4/28). Bundan dolayı, bu hadisi şerifi okuyan bir Müslüman’a, ister istemez şeytanı vesvese verecektir ve iç âleminde sorular oluşturacaktır. Kendini Müslüman olarak adlandıran insanların bir kısmı yukarıdaki hadisi şerifi okuduğunda şeytanın vesvesesinden dolayı kendi kendine: sende bu özellikler olduğuna göre demek ki sen Müslüman değilsin vesvesesini verecektir.
Ayrıca Hadisi şerife bu şekilde bir mana vermek toplumsal birlikteliğin huzurun temelini dinamit koymak demektir. Şeytan kişinin kendi imanını yukarıdaki şekilde olumsuz sorgulatmakla kalmayıp, aynı kişiye bu seferde karşıdaki kişinin imanını sorgulama kapısını açacaktır. Böylelikle bu ve buna özelliklerden birini herhangi bir Müslüman’da olduğunu gördüğünde ister istemez ona bakış açısı değişecektir. O insan her ne kadar namaz kılsa da oruç tutsa da, hadisi şerifin manasından dolayı, insanlar ister istemez insanlar birbirlerine başka kimlikle bakacaktır ve insanların birbirlerine gerek alenen gerekse zihin dünyasında kâfir, Münafık vs etiketler yakıştırmasının önü açılmış olacaktır?
Oysa yukarıdaki hadisi şerifi Türkçe dil ve edebiyatımıza uygun olarak bir parantez içi ilave ile ‘‘Şu iki özelliklerden(cimrilik ve kötü ahlak) biri ya da ikisinin bir müminde bulunması ona yakışmaz/hoş olmaz. Bu ve buna benzer özellikler bir Müslüman’ın kâmil iman sahibi olmasının önündeki engellerdendir ’’şeklinde yazılsa hem daha iyi anlaşılmış olur hem de şeytanın oluşturacağı toplumsal ve bireysel fitnenin, kargaşanın önü kesilmiş olmaz mı?