Bayram, coşkunun, paylaşmanın, aileyle bir araya gelmenin zamanı olarak bilinir. Ancak herkes için böyle mi? Maddi durumu iyi olmayanlar için bayramın gelip gelmemesi çok da bir şey değiştirmiyor. Kimi insanlar sevdikleriyle bayram sofrasına otururken, kimileri ekmek parası kazanmak için çalışmak zorunda kalıyor.
Bugün, bayramı tatil olarak göremeyen, dinlenemeyen, aksine daha fazla çalışmak zorunda kalan binlerce insan var. Market kasasında çalışanlar, fırın işçileri, garsonlar, kuryeler, temizlik personelleri, hastane çalışanları… Onlar için bayram, sadece takvimdeki bir gün. Ne yeni kıyafet alabiliyorlar, ne de bayram sofralarına oturabiliyorlar.
Bayramın anlamı, paylaşmak, dayanışma ve hatırlamak değil mi? Peki, bayramları gerçekten herkes kutlayabiliyor mu? Geliri düşük olan aileler için bayram, çocuklarının beklentilerini karşılayamamanın burukluğunu taşıyor. Kurban kesemeyen, misafir ağırlayamayan, elinde avucunda ne varsa bayram sonrası geçinebilmek için hesap yapan insanlar için bayram ne ifade ediyor?
Eskiden bayram sabahları kapılar çalınır, çocuklara harçlıklar dağıtılır, komşular birbirini hatırlardı. Şimdi ise insanlar sosyal medyada bayram mesajları paylaşırken, bazıları bayramda da çalışarak hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Özel sektörde birçok çalışan, tatil hakkı bile olmadan günlerce çalışıyor. Hatta bayramlar, bazı sektörler için "yoğun iş sezonu" anlamına geliyor.
Keşke bayramın ruhu, sadece tatil yapabilenler için değil, gerçekten ihtiyacı olanlara da dokunabilse… Keşke insanlar, bayramların sadece alışveriş yapmak ve tatil planı yapmak olmadığını hatırlayabilse… Keşke bayram, sadece maddi durumu iyi olanlar için değil, çalışmak zorunda kalanlar için de bir anlam ifade edebilse…
Bir bayram daha gelir, geçer. Kimimiz tatil yapar, kimimiz çalışır. Ama bir gerçek var ki, bayram herkes için aynı bayram değildir. Ve asıl mesele, bu eşitsizliği hatırlayıp bir şeyler yapabilmektir. Çünkü bayram, paylaşınca güzel.