Bugun...

Zamla Yatıp Zamla Kalkıyoruz

 Tarih: 18-11-2024 10:15:00
Neşide BALLI

Türkiye’nin gündeminde ne var diye sorsanız, ilk cevap herhalde zamlar olur. Marketten pazara, faturadan kiraya kadar her alanda yükselen fiyatlar, vatandaşın gündeminden düşmüyor. Başta asgari ücretli ve emekliler olmak üzere, herkesin cebini yakan bu durum adeta toplumsal bir travmaya dönüşmüş durumda. İnsanlar, maaş zammı konuşulmaya başlandığı anda bile "Bu sefer ne kadar zam gelecek?" korkusuyla yaşamaya başladı.

Ne yazık ki halkın aklına artık zam, refah artışı değil, artan maliyetler ve market fiyatlarındaki uçurum geliyor.

Halk arasında "üç harfli" diye tabir edilen büyük market zincirleri, artan fiyatların simgesi haline geldi. Gıda ve temel ihtiyaç ürünlerine gelen ani zamlar, maaş zamlarıyla daha konuşulmadan fiyat etiketlerine yansıyor. Her yeni maaş zammı dönemi, piyasalarda daha büyük bir zam dalgasının habercisi oluyor. Üç harfli marketler, fiyat artışlarının baş sorumlusu olarak görülse de sorunun kökü daha derin.

Kontrolsüz fiyat artışları, yalnızca büyük marketlerle sınırlı değil. Küçük esnaf da yükselen maliyetler nedeniyle aynı girdaba sürükleniyor. Mazot, elektrik, kira gibi giderler o kadar artıyor ki, esnaf ayakta kalabilmek için fiyatlarını sürekli güncellemek zorunda kalıyor.

Günümüz ekonomik sıkıntıları, Kemal Sunal’ın "Zübük" ya da "Çöpçüler Kralı" gibi filmlerini hatırlatıyor. O dönemde mizahi bir dille anlatılan zamlar, bugün trajikomik bir hal aldı. İnsanlar alışveriş yaparken fiyatları kıyaslamaktan yoruluyor, pazarda etiketlere bakarken bile "Acaba fazla mı aldım?" kaygısını yaşıyor.

Kemal Sunal’ın filmleri, sistemdeki adaletsizliklere ve halkın yaşadığı sıkıntılara ışık tutuyordu. Bugün de aynı ruh haliyle, zamlarla mücadele eden halk, kafayı üşütmemek için mizaha sığınıyor. Ancak bu kez gülmek değil, çözüm bulmak zorundayız.

Asgari ücretliler ve emekliler, maaşlarına yapılacak zammı dört gözle bekliyor. Ancak bu zamların daha gelmeden eridiğini görmek, hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor. Çünkü maaşlar artsa da, fiyatlardaki artış o kadar hızlı ki, yeni maaşın değeri bir önceki kadar bile olmuyor.

Zam, her zaman çözüm değildir. Halkın alım gücünü artırmak için:  Üretim maliyetlerini düşürmek ve enflasyonu kontrol altına almak şart. Büyük marketlerin ve üreticilerin fiyat artışlarını denetlemek, fırsatçılığı önlemek gerekiyor. Temel ihtiyaç ürünlerinde KDV oranlarını düşürmek, halkın alım gücünü artırabilir.

Gelelim en acı gerçeğe… Halk, zamların yükü altında eziliyor. Her geçen gün daha da artan fiyatlar, insanların "Bugün neyi almayayım?" diye düşündüğü bir noktaya geldi. Pazar çantaları boş, market arabaları daha da boş. Maaşlar yetmiyor, insanlar borçlanarak yaşamaya çalışıyor.

Zam sarmalından kurtulmanın yolu, halkın alım gücünü artırmaktan ve fiyat istikrarını sağlamaktan geçiyor. Maaş zamları kadar, yaşam maliyetlerini düşürecek adımlar da atılmalı. Yoksa bugün zamlar için yapılan tartışmalar, yarın daha büyük sorunlara dönüşebilir.

Unutmayalım, çarşı pazar ateş pahasıysa, halkın sabrı da bir gün tükenebilir. Gerekli adımları atmak için daha fazla gecikmeyelim. Zamla yatıp zamla kalkmak kaderimiz olmamalı!

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI