HAYAT PAHALI, VATANDAŞ ZORDA

Hayat pahalılığı, günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

Çarşıda, pazarda, markette; her adımda fiyatların yükseldiğini gören vatandaş, geçim derdinin ağırlığını her geçen gün daha fazla hissediyor.

Maaşlar yetmiyor, alışveriş listeleri kısalıyor, insanlar temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyor.

Özellikle dar gelirli vatandaşlar bu ekonomik tablo karşısında çaresizlik içinde. Ev kirası, faturalar, mutfak masrafları derken elde avuçta bir şey kalmıyor.

Borçlanmak, kredi kartlarına yüklenmek günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Ancak bu da bir çözüm değil; aksine, borç batağına sürüklenen insanlar çareyi başka yerlerde arıyor.

Peki, bu durumun sorumlusu kim? Hayat pahalılığını yalnızca dış etkenlere bağlamak mümkün mü?

Yoksa ekonomik politikaların vatandaş üzerindeki etkisini mi tartışmamız gerekiyor?

Elbette bu soruların yanıtları karmaşık. Ancak şurası kesin ki, toplumun her kesiminden insanın ortak bir talebi var: Adil bir yaşam standardı.

Vatandaş, çözüm bekliyor. Geleceğe dair umut ışıkları görmek istiyor. İşte bu noktada, siyasilerden beklenti büyük.

Alınacak ekonomik tedbirlerin, hayat pahalılığına karşı doğrudan ve etkili çözümler üretmesi gerekiyor. Çünkü bu sorun yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir yara haline gelmiş durumda.

Hayat pahalılığı karşısında çaresizlik içinde kalan insanlara kulak vermek ve bu sorunu çözmek hepimizin sorumluluğu. Daha iyi bir gelecek için umutlu olmak istiyoruz.

Çünkü her insan, onurlu bir yaşamı hak eder.