Türkiye’de ne zaman emekliye ya da asgari ücretliye zam yapılsa, daha zamlı maaşlar vatandaşın eline geçmeden çarşıya, pazara zam geliyor.
Raflardaki etiketler bir gecede değişiyor, pazar tezgahlarında fiyatlar yükseliyor. Peki, bu kısır döngü neden sürekli tekrarlanıyor? Vatandaşların maaş artışlarından gerçek anlamda fayda sağlayabilmesi için ne yapılmalı?
Öncelikle, maaş artışları vatandaşların alım gücünü artırmak için yapılan önemli adımlar. Ancak, bu artışlar piyasada hemen bir enflasyon baskısı yaratıyor.
Esnaf, zammı duyar duymaz fiyatları artırıyor. Gerekçeleri ise hep aynı: "Maliyetler arttı." Ancak bu maliyet artışı, gerçekten mi yoksa zam beklentisinin mi sonucu?
Maaş zammı, genellikle enflasyonun yükselmesiyle orantılı olarak yapılıyor. Ancak maaş artışları enflasyonu tetikleyen bir unsur haline geliyor.
Çalışanın eline geçen ek para, pazarda hemen eriyor. Vatandaş, aldığı zamdan çok kısa süre sonra, artan fiyatlar nedeniyle eskisinden daha fazla harcama yapmak zorunda kalıyor.
Bu noktada, denetim mekanizmalarının zayıflığı ve piyasa kontrolünün yetersizliği dikkat çekiyor.
Esnafın, maaş zammını bir fırsat olarak görmesi ve hemen fiyatları yükseltmesi, enflasyonun yeniden yükselmesine neden oluyor.
Bu da maaş artışlarının kısa süre içinde erimesine sebep oluyor. Vatandaş, daha fazla para almasına rağmen, daha az mal ve hizmet satın alabiliyor.
Bu döngüyü kırmak için birkaç önemli adım atılmalı. İlk olarak, maaş zamları yapılmadan önce piyasada sıkı bir denetim mekanizması oluşturulmalı.
Devlet, zammı fırsat bilen fiyat artışlarını engellemek için daha aktif rol oynamalı. Bunun yanı sıra, üretim maliyetlerinin artışı konusunda şeffaf bir bilgi paylaşımı yapılmalı.
Fiyat artışlarının gerçek nedenleri kamuoyuna açıklanmalı.
İkinci olarak, uzun vadede enflasyonla etkin mücadele yöntemleri geliştirilmelidir. Enflasyon, yalnızca maaş artışlarıyla değil, aynı zamanda yapısal reformlarla da kontrol altına alınmalı.
Üretim maliyetlerini düşüren, piyasadaki arz-talep dengesini koruyan ve tüketici haklarını gözeten bir ekonomi politikası izlenmeli.
Her zam döneminde yaşanan bu durum, aile bütçelerini zora sokuyor. Vatandaş, zamlı maaşını daha cebine koyamadan artan fiyatlarla karşı karşıya kalıyor.
Bu, uzun vadede toplumda güven kaybına yol açıyor. Vatandaşlar, zamların bir anlam ifade etmediğine inanmaya başlıyor ve ekonomik güvensizlik artıyor.
Maaş zamlarının amacına ulaşabilmesi için fiyat istikrarı şart. Eğer çarşıda, pazarda fiyatlar kontrol altında tutulmazsa, yapılan zamlar ne yazık ki vatandaşın cebine değil, enflasyonun hanesine yazılıyor.
Bu döngüyü kırmak için devletin ve vatandaşların birlikte hareket etmesi gerekiyor. Herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği bir ekonomi modeli oluşturmak zorundayız.
Aksi takdirde, her zam döneminde aynı filmi izlemekten kaçınamayacağız.