Bir yıl önce pazara çıkan vatandaşlar, 100-150 lira ile pazar arabasını rahatlıkla doldurabiliyordu.
Sebze ve meyve tezgahları rengarenk, cüzdanlar ise nispeten hafifti.
Ancak aradan geçen zaman, ekonomide derin izler bıraktı.
Artan enflasyon, yükselen döviz kuru ve üretim maliyetlerindeki artış, gıda fiyatlarını adeta katladı.
Bugün aynı parayla pazardan sadece birkaç kilo domates ve patates alabilmek, birçok kişi için acı bir gerçek haline geldi.
Ekonomik göstergeler, son dönemde enflasyonun yükselişine işaret ediyor.
Temel gıda maddeleri, halkın bütçesini zorlayan kalemler arasında yer alırken, özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlar bu durumdan en çok etkilenen kesim oluyor.
Bir zamanlar sofraların vazgeçilmezi olan sebze ve meyve, bugün lüks tüketim maddesi haline geldi.
Gıda fiyatlarındaki artış, sadece pazar tezgahlarında değil, market raflarında da kendini gösteriyor.
Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bir litre sütü 10-12 liraya alabilen bir aile, bugün aynı ürünü 25-30 lira arasında bir fiyata alabiliyor. Bu, aile bütçelerini sarsan ve yaşam kalitesini düşüren bir durum yaratıyor.
Gıda fiyatlarındaki artışın arkasında, üretim maliyetlerindeki yükselişin önemli bir payı var. Gübre, mazot, elektrik gibi tarımsal üretimin temel girdilerinde yaşanan fiyat artışları, çiftçilerin maliyetlerini katladı.
Çiftçiler, bu maliyet artışlarını ürün fiyatlarına yansıtmak zorunda kalırken, bu durum pazarda ve markette fiyatların hızla yükselmesine neden oldu. Tarım sektöründeki bu zorluklar, aynı zamanda üretimin azalmasına ve gıda fiyatlarının daha da artmasına yol açıyor.
Ekonomide yaşanan bu olumsuz gelişmeler, toplumda derin bir sosyal dönüşümün de habercisi. İnsanlar, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, alışveriş alışkanlıklarını da değiştirmek zorunda kalıyor.
Bir zamanlar bol miktarda alınan gıda ürünleri, artık daha sınırlı miktarlarda ve daha dikkatli hesaplanarak alınıyor. Pazar arabaları eskisi kadar dolu değil, cüzdanlar ise ağır bir yük altında.
Ancak bu tablo, sadece bir ekonomik kriz değil, aynı zamanda toplumsal bir dayanışma çağrısıdır. İnsanların birbirine destek olmasının, yerel üreticileri ve küçük esnafı desteklemesinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Çünkü bu zorlu süreçte, ancak dayanışma ile ayakta kalmak mümkün.