Gündelik hayatınızda bir an dünüp iyiliğin etkilerini düşünün. Sokakta bir yabancıya gülümsemek, yaşlı birine yardımcı olmak ya da bir dostunuza güzel bir söz söylemek… Belki de bunlar size basit ve ufak gibi görünüyordur. Ancak, iyiliğin bir dalga etkisi yarattığını göz ardı etmemeliyiz. İyilik bulaşcıcıdır; bir kişinin yaptığı bir iyilik, başka insanlara ilham verir ve bu zincirleme bir şekilde yayılır.
Psikolojik araştırmalar, iyilik yapmanın sadece alıcıyı değil, aynı zamanda vereni de mutlu ettiğini göstermektedir. Beynimiz, başkalarına yardım ettiğimizde endorfin salgılar, bu da bir "yardımcının yükseği" olarak bilinen mutluluk hissini yaratır. Bir başka deyişle, iyilik sadece toplumu değil, bizi de dönüştürür.
Toplum olarak iyilik yapma potansiyelimize daha fazla odaklanmamız gerektiği bir gerçek. Çoğu zaman günlük koşturmacalarımız içinde yardımlaşmanın ve dayanışmanın önemini unutuyoruz. Ancak bir ülkede, bir mahallede ya da bir ailede iyilik ve yardımlaşma kültürü geliştirildiğinde, toplumsal barış ve huzurun artış göstereceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Unutmayalım ki, iyiliğin bulaşcıcı etkisi çevremizi daha yaşanılabilir kılabilir. Görülmeyen bir borç ödemek, ihtiyacı olan bir çocuğa kıtap almak ya da sadece dinlemeye ihtiyacı olan birine kulak vermek gibi basit adımlar, bu zincirin halkalarıdır. Bizim için ufak görünse de başkaları için çok şey ifade edebilir.
İyilik, insan olmanın temel bir özelliğidir. Bu özelliğimizi fark edip kullanmak, hem bireysel hem de toplumsal olarak daha iyi bir geleceğe kapı aralar. O zaman sorumluluğumuzu unutmadan, günlük hayatımızda iyiliği bir alışkanlık haline getirelim.
Çünkü unutmayın, iyilik bulaşcıcıdır ve dünyayı değiştirmek, bir gülümsemeyle başlar.