Her yıl sonunda milyonlarca çalışanın gözü kulağı asgari ücret açıklamasına çevrilir. Yeni ücretin ne kadar olacağı tartışılırken, bir gerçek sessiz sedasız yaşanır: Daha zamlı maaşlar ceplere girmeden, market raflarındaki etiketler çoktan değişmiştir. Peki, çalışanlar için bir umut ışığı olan asgari ücret zammı, neden aynı anda bir hayal kırıklığına dönüşüyor?
Asgari ücret artışı, çalışanların alım gücünü artırmayı amaçlar. Ancak bu artış daha yürürlüğe girmeden, marketlerde ve diğer sektörlerde fiyatların artması, bu çabayı etkisiz hale getiriyor. Daha asgari ücret miktarı açıklanmadan başlayan zam dalgası, işverenlerin ve esnafın yeni ücret artışını beklemeksizin maliyetlerini fiyatlara yansıttığını gösteriyor.
Sonuç? Çalışanın maaşı artar ama bu artış, raflardaki ürünlere çoktan eklenmiş bir maliyet olarak geri döner.
Asgari ücret artışı, çalışanlar için refahı artırmak bir yana, çoğu zaman alım gücünde bir iyileşme sağlamaz. Çünkü artan ücret, yüksek enflasyon ortamında eriyip gider. Yıl boyunca artan kira, ulaşım ve gıda maliyetleri, asgari ücretlinin maaşına yapılan artıştan çok daha hızlı yükseliyor. Marketlerde temel ihtiyaç maddelerine gelen zamlar, çalışanın cebine giren fazladan parayı daha maaşı almadan tüketiyor.
Marketlerdeki fiyat artışlarının birkaç temel sebebi var. Asgari ücretin artacağı beklentisi bile, piyasada zam dalgasını tetikleyebiliyor. Üreticiler ve satıcılar, maliyet artışlarını öngörerek fiyatlarını yükseltiyor.
Yüksek enflasyon ve döviz kuru dalgalanmaları, üreticilerin girdi maliyetlerini artırıyor. Bu durum, fiyat etiketlerine yansıyor. Bazı kesimler, asgari ücret artışını fırsat bilerek ürün ve hizmet fiyatlarını gereksiz yere artırıyor. Bu, ekonomik sistemde ciddi bir dengesizlik yaratıyor.
Bu kısır döngüyü kırmak için atılabilecek birkaç adım var. Haksız fiyat artışlarına karşı etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalı. Fiyatların spekülatif şekilde artmasının önüne geçilmeli. Gıda ve diğer temel ihtiyaç maddelerinde yerli üretim artırılmalı, maliyetlerin düşürülmesi sağlanmalı. Temel ihtiyaç ürünlerinde vergi oranlarının düşürülmesi, fiyatları kontrol altına alabilir. Enflasyonu kontrol altına almak, asgari ücret artışlarının gerçek bir anlam kazanmasını sağlayacaktır. Bu, uzun vadeli ve kalıcı bir ekonomik istikrar politikasını gerektirir.
Asgari ücret artışı, çalışanlar için bir nefes alma fırsatı olmalıdır. Ancak şu anki ekonomik ortamda bu, çoğu zaman mümkün olmuyor. Çünkü zamlı maaşların bir kısmı, daha alınmadan market raflarında eriyor. Çalışanın refah seviyesini artırmak için asgari ücret artışı kadar, fiyat istikrarı sağlamak da büyük önem taşıyor.
Eğer bu dengesizlik sürerse, çalışanların maaşına yapılan her zam, cebine ulaşmadan tüketilmiş olacak. Sorun, sadece asgari ücret miktarını artırmakla çözülmez; asıl mesele, bu artışı değerli kılacak bir ekonomik düzen inşa etmektir. Ancak o zaman, asgari ücret gerçek anlamda bir refah aracı olabilir.