Bugun...

Asgari Ücretle Oruç Tutmak

 Tarih: 26-02-2025 10:40:00
Neşide BALLI

Ramazan ayı, bereketin, paylaşmanın ve dayanışmanın en yoğun yaşandığı dönemlerden biridir. Ancak bu yıl, Türkiye’de milyonlarca insan için Ramazan, manevi bir huzurdan çok ekonomik sıkıntıların daha da derinleştiği bir süreç haline gelmiş durumda.

Market fiyatlarının sürekli arttığı, kira, faturalar ve temel ihtiyaçların karşılanmasının bile giderek zorlaştığı bir ekonomik tabloda, asgari ücretle geçinen vatandaşlar iftar ve sahur sofralarını nasıl kuracaklarını kara kara düşünüyor.

Ramazan ayı yaklaşırken, temel gıda ürünlerine zam üstüne zam geliyor. Geçen yıl aynı dönemde alınabilen bir kilo etin, bir çuval unun, hatta bir teneke yağın fiyatı bugün ikiye, üçe katlanmış durumda. Artan gıda fiyatlarıyla beraber, Ramazan sofralarının vazgeçilmezleri olan hurma, zeytin, peynir ve bakliyat gibi temel gıdalar bile artık lüks haline gelmiş durumda.

Özellikle asgari ücretle geçinen aileler için bu durum daha da büyük bir sıkıntı yaratıyor. Aylık geliri kira, fatura ve ulaşım masraflarına giden milyonlarca kişi, iftar ve sahurda ne yiyeceğini hesaplamak zorunda kalıyor. Eskiden Ramazan sofralarında bolluk ve bereket konuşulurken, artık "bugün ne pişirebiliriz?" kaygısı öne çıkıyor.

Belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve hayırseverler Ramazan kolileri dağıtıyor, iftar çadırları kuruyor. Ancak bu yardımlar, derinleşen ekonomik krizin yarattığı sorunları ne kadar hafifletebilir? Bir koli makarna, un ve yağ ile bir ailenin bir ayı geçirmesi mümkün mü?

Bu noktada, sosyal yardımların artırılması, devletin alım gücü düşük kesimleri daha fazla desteklemesi gerekiyor. Ancak asıl çözüm, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir ekonomik düzene kavuşmalarıdır. Geçici çözümlerle değil, kalıcı politikalarla bu insanların refah seviyesini yükseltmek gerekiyor.

Ramazan, dayanışmanın ve paylaşmanın ayıdır. Belki de bu yıl, her zamankinden daha fazla yardımlaşmaya ihtiyacımız var. Komşusu açken tok yatamayan bir toplum olabilmek, ihtiyaç sahiplerine elimizi uzatmak, sofralarımızı paylaşmak zorundayız.

Ancak unutulmamalıdır ki, Ramazan’ın ruhu sadece hayırseverlerin destekleriyle ayakta kalmamalı. Devletin, çalışan kesimi destekleyecek ekonomik politikalar üretmesi, enflasyonu kontrol altına alması, asgari ücreti gerçek hayat pahalılığına göre belirlemesi gerekiyor. Aksi takdirde, her geçen yıl daha fazla insan Ramazan sofralarına buruk bir şekilde oturacak.

Bu Ramazan’da, yalnızca iftar sofralarımızı değil, sorunlarımızı da paylaşmalıyız. Çünkü toplum olarak ancak birlikte hareket edersek, ekonomik sıkıntılarla başa çıkabiliriz.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI