Sabahın erken saatleri, güne umutla başlamak için en güzel zamanlardır. Ancak televizyon ekranlarına baktığımızda, bu zaman diliminin adeta zihinlerimizi uyuşturan bir sis perdesine dönüştüğünü görüyoruz. Sabah programları, içerikleriyle kimi zaman komediyle güldürüp kimi zaman trajediyle ağlatmayı hedeflese de, çoğunlukla bizi düşünmekten uzaklaştırıyor.
Sabah programlarında sıkça gördüğümüz, çoğu zaman asılsız dedikodular, abartılmış olaylar ve basit tartışmalarla dolu bir gündem var. Bu programlar, halkın temel sorunlarından uzaklaşmasına, bireylerin kişisel gelişimlerine ve ülke meselelerine yabancılaşmasına yol açıyor. Bu durum, zihinlerimizi meşgul ederken, aslında hiçbir değer katmayan içeriklerle saatlerimizi çalıyor.
Televizyon kanalları, reyting uğruna toplumun gerçek gündemini görmezden geliyor. Ekranlarda işsizlik, eğitim sorunları, ekonomik sıkıntılar gibi önemli meselelerden çok, kimin kiminle tartıştığı, hangi ünlünün nerede tatil yaptığı gibi magazin konuları yer buluyor. Bu durum, bireylerin gündelik sorunları ve çözüm yolları üzerine düşünmesini engelliyor.
Ancak günümüzde alternatif medya platformlarının yükselişi, bu monoton düzeni sarsmaya başladı. İnternet üzerinden yayın yapan bağımsız kanallar, podcast'ler ve sosyal medya içerikleri, sabah programlarının boşluğunu doldurabilecek nitelikte bilgiler sunuyor. İnsanlar artık daha bilinçli bir şekilde medyayı tüketmeye ve kaliteli içerikler aramaya başladı.
Sabah programlarının etkilerini azaltmanın en etkili yolu, medya okuryazarlığı eğitimini yaygınlaştırmaktan geçiyor. İnsanlar, hangi içeriğin değerli, hangisinin ise zaman kaybı olduğunu ayırt etmeyi öğrenmeli. Özellikle genç nesillerin medya içeriklerini eleştirel bir gözle değerlendirmesi, toplumun geleceği açısından hayati önem taşıyor.
Televizyondaki sabah programları, bize sunulan bir eğlence dünyasının ötesinde, zihinsel bir uyuşukluğa yol açıyor. Ancak bireyler olarak daha bilinçli seçimler yapabilir, zamanımızı daha verimli kullanabiliriz. Sabah saatlerini daha üretken ve faydalı bir şekilde değerlendirmenin yollarını aramak, hem kişisel gelişimimize hem de toplumun genel refahına katkı sağlayacaktır. Televizyonu açarken bir kez daha düşünelim: Hayatımızın bu kıymetli saatlerini gerçekten neye harcamak istiyoruz?